1 Haziran 2011 Çarşamba

Güloşuma...Anneme...tek gerçeğime..

zaman o kadar hızlı geçti ki.ben bile anlayamadım nasıl akıp gittiğini. Büyümüşüm meğer ama hiçbir ders alamadan şu hayattan,dünyaya bir çivi bile çakamadan geçmiş zaman.
O
küçüksünle başlayan cümleler bitti, hatta ben kullanıyorum artık bu cümleleri. kardeşim bende büyüyeceğim dediğinde o kadar burkuluyor ki içim,ona her seferinde keşke küçük kalsan,büyüme hevesinle harcama çocukluğunu,eninde sonunda büyüyeceksin ama bir daha asla küçülemeyeceksin.desem de faydasız,biliyorum o yine de küçücük beynini büyümenin hayaliyle doldurmaya devam edecek.Yani benim gibi,yani her çocuk gibi.
Eskiden tek derdim küçük olmaktı,her dakika oyun oynamak kandırmıyordu beni. 
büyüsem,derdim,annemin eteklerinin altından kopsam,hep birilerinden ders almak değil de ders verebilsem,her ağladığımda çikolata yada sakızla kandıramasalar beni en önemlisi özgürlüğüme kavuşsam,bu benim tek hayalimdi.
Şimdi anlayabiliyorum.büyüklerimin bana söylediklerini,şimdi kavrayabiliyorum.
Zamanı gelince babandan para bile istemeye utanacaksın! diyenlere şimdi hak veriyorum. Eskiden koşa koşa giderdim de şimdi sırf para istemek zorunda kalmayayım diye telefonlardan uzaklaşıyorum.




Büyümek...eskiden hiçbir şey ifade etmezdi bu kelime.Hatta kulağıma o kadar hoş gelirdi ki.Sen küçüksün,yapamazsın.daha ufacıksın beceremezsinle kurulan cümlelerden sıkılmıştım , belki de bu yüzden bu kelime çok uzaktı bana.
Ya şimdi
Çok zor be anne.Bazen bir film haline geliyor hayatım. Ayaklarımı uzatıp, beyazperdenin büyülü dünyasına adım atıyorum. Hem tek seyircisi, hem başrol oyuncusu olduğum bir film bu. Ve seyirci olarak izlerken, baş aktrisin benden başka hiçbir seyircinin okuyamayacağı tanımsız acısının izini okuyorum gözlerinde. Çünkü en neşeli sahnede bile, gülerken gözlerimin ışığı eksik annem. Sen eksik olunca, ışık da eksik. Filmin süresi uzun mu olacak, kısa mı olacak onu kestirmem mümkün değil. Ama eminim, o ışık son sahnede bile geri gelmiş olmayacak o gözlere. Çünkü onlar ait olduğu yerde. Senin özleminde yitirdim annem...
En acısı, dost bildiklerim, aşk seçtiklerim toplanıp bir araya gelseler, senin çeyreğin bile edemezmiş. Bilsen ne zor bunları itiraf etmek kendime ve sana... uzaklar bile gururumu söndüremedi. Hâlâ gururlu, şımarık, kucuk kızınim. Hayır, hayır yavrunum. 'Ben artık bir genç kızım, başkalarının yanında bana yavrum deme.' derken bile böyle düşünüyordum inan. Şimdi içten bir seslenişine, Yavrum! hitabına öyle ihtiyacım var ki... Dolaplarımı düzenlerken, eşyalarıma bakıp bakıp ağladığın duyuyorum. yada arkadaşlarınla konuşurken gözlerinin dolduğunu... İçim acıyor ama bilsen nasıl seviniyorum. Yokluğuma alışamamış olman, mest ediyor beni...

Puslu gözlüm, dert ortağım! İnan içim içimi yiyiyor, ya bitmezse bu geceler, ya geçmezse saatler, ya sensizlıgın ateşiyle bindiğim otobüs getirmezse beni... Uzar da yollar kavuşamazsam sana, ya özlem alışkanlık olur da unutursan beni.

Ama beni unutmaman için hep dağınık bırakacağım odamı. Söylene söylene toplarken, yine gözyaşların ıslatacak eşyalarımı. alper yine dalga geçecek, anlatacak bir bir ağladığını. Ya ben...

Tek bu değil aslında,ayrılık deyince bir tek o da gelmiyor aklıma. Her kavga ettiğimizde b
ir gün buradan gideceğim, o günü iple çekiyorum derdim ya sana. Sende odana çekilip saatlerce ağlardın.Özür dilerim anne,sana yaşattıklarım ve sana yaşatamadıklarım için özür dilerim.O kadar çok isterdim ki şuan yanında olmak,güven dolu ellerini yine üzerimde hissetmek burada hiç kimse senin gibi karşıma oturup bugün neler yaptın?diye sormuyor.Bir hata yaptığımda bana öğütte veren yok.Biliyorum şaşıracaksın çünkü ben bitmek bilmeyen sorularını da sevmezdim,karşıma oturmanı da istemezdim.Aynı evin içinde çok uzaktım sana ama şimdi yollar var aramızda ve ben çok yanlızım anne..
Sakın yine üzülme olur mu kızım mutsuz mu diye.bilmiyorumda şikayetçiyim anne.Şu lanet olası zaman beni senden ayırdı diye şikayetçiyim.Büyüdüğüm için şikayetçiyim.Senin hala küçük kızın olmak için her şeyimi verirdim.
Bu mektubu yıllar önce yazmalıydım. Belki ilk yazı yazmayı öğrendiğimde, belki de senden ilk ayrılışımda. Ama unuttum işte… Kendime göre çok meşguldüm, derslerim, sonra sınavlar, iş bulma telaşı… Sonrası zaten malum, vaktim olmadı. Hala hayatta olmansa benim için en büyük fırsat. Belki bundan sonra, sana yazabilecek ikinci bir fırsatım olmayacak. Yazacaklarım içimde kalsın istemiyorum. Bugüne kadar benden çok şey istedin. En başta, huzur dolu bir yüzün, şefkatli bir kucağın vardı. “Başını yasla” dedin, yasladım. Karnım doydu, kendimi güvende hissettim, sıcaklığınla ısındım. Tam oraya alışmıştım ki “emekle” dedin. O sımsıcak kucağından ayrılmak zor oldu. Süründüm. “Ayağa kalk” dedin, kalktım. Nasıl korktuğumu sen benden daha iyi biliyorsun. Karşıma geçip kucağını açarak bana “yürü” dediğinde ne çok sevinmiştim. O ilk ayrılıklardan sonra sana doğru adım atmak hayatımın en güzel anıydı sanıyorum. Yürümek değil uçmak istemiştim. Çünkü seni çok özlüyordum.Benim dilimden anladığın, acıktığımı, susadığımı, uykum geldiğini bildiğin halde konuşmamı da sen istedin. “Derdini söylemeyen derman bulamaz” diyordun. Konuştum. Seni çok sevdiğim için ilk olarak da anne dedim.Ben büyüdükçe isteklerin de arttı. “kızım, yemek ye, kızım dikkat et, terliyken su içme, tehlikeli oyunlar oynama, arkadaşlarınla iyi geçin, eve geç gelme”,.. Sayfalar dolusu isteklerdi bunlar. Zaman zaman küçük kaçamaklarım olsa da bütün isteklerini yapmaya çalıştım. Okula başladıktan sonra “ders çalış” dedin çalıştım, “ödevlerini zamanında yap” dedin yaptım, .Biliyor musun, okul beni senden ayırdığı için ilk zamanlarda hiç gitmek istemiyordum. Sırf sen istediğin için gittim.
Büyüdükçe seninle geçirdiğimiz zaman azalıyor, kendi başıma kalıyordum. Bu defa, güçlü olmamı, zorluklar karşısında pes etmememi, başkalarının beni üzmesine izin vermememi, paramı, zamanımı ve fırsatlarımı iyi değerlendirmemi istedin.Sonra, “haksızlık etme” dedin, “yalan söyleme, kimseyi üzme”… Yapabildim mi bilmiyorum. Ama çabalıyorum. Bu isteklerinin yerine getirilip getirilmediğini sen benden daha iyi biliyorsun.
Annem;
Ekmeğin en sıcak yerini, yemeğin en lezzetlisini, meyvenin en güzelini yemeyi, elbiselerin en yenisini giymeyi sen hiç sevmedin.. Benim karnım tok, sırtım pek, elbiselerim hep yeni ve temiz olsun istedin. Öyle oldu.Bugün hayatımın bilmem kaçıncı günü ve senden uzaktayım. Bu mektubu yazarken geriye dönüp baktım ve benden bugüne kadar ne çok şey istediğini gördüm. Biliyorum hala iyi ve mutlu bir insan olmamı istemeye devam ediyorsun. Senden uzakta geçirdiğim bu günde ben de senden bir şey istiyorum.

Yapamadığım isteklerin ve yanında olamadığım her gün için beni affet ve Hakkını helal et...
Seni çok seviyorum


Hiç yorum yok: