31 Temmuz 2012 Salı

Akılda Kalanlar....
Ekim 2011,Antalya'da uzaklardan bir tatlı dokunuş

2012 Kış aylarından biri...Her yer karla kaplı..Araba hareket ettirmek mümkün değil.Yolların hepsi kapanmış...En sevdiğim çikolata Lila Pause,gece saat 12...Nasıl geldi,nereden bulundu hiçbir zaman bilemeyeceğim...



Çokça....         
Benim Tatlı Irmak'ım  ,göremesem de seni ,çok sevildin hep             


Maskeler


Hepimiz birer oyuncuyuz, bu oyuna maskesiz çıkmıyoruz. Çünkü maskeler en güçlü silahımız.Soruyorum kendime, 'neden' ?

Gerçekte olduğumuz insanlar değiliz, bazen yalan söylüyoruz, bazılarımız ise hep sölüyor. En iyi insan bile o maskeyi takmaya mecbur gibi. Genetik bir döngü olmuş sanki, maske insandan insana yayılıyor. Ne görüyorsak onu yapıyoruz, ne duyuyorsak onu içimize atıyoruz, ne biliyorsak onu diğer insanlara göre şekillendiriyoruz. Vazgeçin işte, kendimiz olamıyoruz.

Kendi kapımızdan, duygularımızın eşiğinden çıkmak bile riskli. Korkuyoruz, çünkü kendimiz değiliz. Başkalaşmış bir insanın tüm oyunlarını içinde senaryolar üretiyoruz, hiç durmadan... Herkes başka biri olma hevesinde. Kimliğimizin farkına darbe yedikten sonra varıyoruz. Bu farkta uzun sürmüyor, yine o eski uyduruk senaryolarla şekilleniyoruz. Bize yalnızlığı çaresizlik olarak gösteren bu düzen içinde insanın kendi olması zaten çok zor. Nuhun gemisi ne zaman alacak bizi bekliyoruz işte.

Hayatımda tek bir insan için değişmiştim, o günü çok iyi hatırlıyorum. Tüm kimliğimi, özgürlüğümü, başka birinin özgürlüğü için, duyguları için ruhumdan fırlattım. O gün anlamıştım aslında insanı değiştiren düşünceleri değil, 'duyguları'.

Duygu mu kaldı? yok. Özgürlük mü kaldı ? yok. Sen mi kaldın ? Yok. Şimdi yine soruyorum kendime 'Neden?'

İnsanların sizden uzaklaşırken alıp götürdükleri, yaklaşırken de getirmedikleri vardır. Bu yüzden bu maskeyi hep takarız ve takmaya devam edeceğiz...


Peri Aforizmaları

-''Kısaca şunu söylemek istiyorum Milena: etrafındakilerin o ulaşılmaz zekilikleri ile hayvanca sersemliklerine karşı senin haklı olduğuna inanmamış olsaydım bu kadar ilgilenebilir miydim seninle? koskoca okyanusların dibindeki bir avuç toprak o baskıya nasıl dayanıyorsa sen de öyle dayanmalısın Milena. Bugüne kadar insanlara tahammül edebileceğimi yeryüzü ile başa çıkabileceğimi düşünmezdim hiç. Ama sen şunu öğrettin bana dayanılmaz olan aslında yaşam değilmiş, insanlarmış.''


-''Varlığını dinle. Sürekli olarak sana ipuçları veriyor; o sakin, küçük bir ses. Sana bağırmıyor, bu doğru. Ve biraz sessiz olursan kendi yolunu hissetmeye başlayacaksın. Olduğun kişi ol. Hiçbir zaman başkası olmaya çalışma ve olgunlaşacaksın. Olgunluk bedeli ne olursa olsun kendin olma sorumluluğunu kabul etmektir. Kendin olmak için her şeyi riske atmaktır.''


-''Her şey akılda başlar ve akılda biter sanırlardı. Halbuki düşünen sadece beyin değil tüm organlardır. Ve hepsi geceleri yaşamdan gündüze yenik düştüler. Sona yaklaştıkça, kullanım süresi dolan bir makine gibi adeta beden pillerinin biteceğini düşündüler. Onlar için hayat buydu. Robot ya da kukla olmak… Herhangi birisi veya her ikisi.''
''İnsanoğlu "kendini kıyasladığı" diğerlerinin başarısını, kendi başarısızlığı olarak gördükçe, yeni ama doğru insanlar ve fikirler kabul görmeyecektir.

İşte bu yüzdendir ki, "eskilere" herkes tarafından daha fazla değer verilir. Zaten onlar kabul görmüştür. Kimsenin başarı hissini tehdit etmezler.''
"Gülüyor ve beni anlamıyorlar, bu kulaklara göre ağız değilim ben, gitmeli buralardan...!"

F. Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Yarı yolda bırakmak en çok sana yakışmadı...

78

Geçen hafta zorlu bir haftaydı benim için. Biraz darmaduman ettim kendimi.Yine kendime yine kendime...
Aklımda bir çok şey var..Zaman geçtikçe kasıp kavuruyor ortalığı,içimi,ruhumu....Ne zor şey diyorum özlemek ve ne zor zamanın sahibi olamamak...Her şeye sahip oluyor da insan bir zamanla başa çıkamıyor işte..Kendimi kandırmayı çok severim ben, kendimi oyalamayı, kendimden kaçmayı...Bazen bu oyunu oynayamıyorum ama...Ne yapayım herkes gibi bir parçam oyunbozan...Bir parçam hep eksik...
Yapmak istediğim çok şey var...
Yarım kalan çok şey var benim için...
Zamanda kalan pişmanlıklarım bu aralar uyutmuyor beni...
Ne istediğimi hep bildiğim insanlar ve ne beklediğimi anlayamadıklarım...Geçen sene bu zamanları düşünüyorum da, koca bir yıl geçmiş...Nelerle dolu hemde...Ama bir şey var ki benim  için, ama biri var ki benim için...Yılların coşkusunu vakur bir atalete itiyor.Tembelleşiyor ruhum...Uzaklaşıyor herkesten..
Geçen hafta bir dilek tuttum,aslında bir dua gibiydi benimkisi.
Hiç olmayacak bir şey diledim,umdum..
Hiç olmayacak bir şey için yerle yeksan etti gözyaşlarım...
Bugün ise asla olamaz dediğim şey oldu...
Bense sessizce gidişini izledim..
Elim kalkmadı,sesim kalkmadı...
Acı içinde suskun kaldım..
Konuşamadım işte,söyleyemedim...Yapamadım...Hırçınlaştım, İsyan ettim ama olmadı...Yine sustu çığlıklar...Şimdiyse bir hiçlik var önümde.Pişmanlıkla yoğrulmuş...
Nefes alamadığımı hissediyorum,bir fotoğraf,bir yazıda yokolup gidiyor işte bütün hayaller...
Dur demek istiyorum,kal demek istiyorum...
Yitip gidiyor gözyaşlarıyla uğurlanan ...
Yitip gidiyor aşka anlam katan....
Hoşgeldine sevdalıyken ruhum,
Bir hoşçakal bile diyemiyorum...

Peray Özdil 30.07.2012












7834

Bir umut parçası yüreğimde
Azar azar çoğalan,
Sessizce bitiren kendisini..
Özlemek ne acı,
Nasıl bir keder Allahım!
Al,
sök şuracıkta her şeyi yoksunluğuma dair..
Anılar uzak,
Sen uzak,
Bastırdıkça kanayan bir yara bu,
Sesi eksik,
Sözü eksik...
Ben,
ben,
ben yapamıyorum...

Peray Özdil-30.07.2012
Gövdesiz bir sevmek parçası,
El olmuş, uzanmış saçlarına,
Ürküyorum,hayır kıskanıyorum.
Bir el,
Kopuk,
Kolsuz,
Dokunan...
Tutunmuş saçlarına.
                                       Özdemir Asaf

Edip Cansever

Konuşuyorum kendi kendime odamda,
Bir portakal suyu iç, ya da içme,
Ne yaparsan yap
Yalnızlık sensin...

29 Temmuz 2012 Pazar

Ahmet Murat'ın bir kaç dizesi...

Bazı sorularım var, elbet benim de
mesela sevmek doymak mıdır, açlık mı yoksa?
mesela özgürlüğe inanır mısın desem
bu kadar sevmişken, hâlâ?"

24 Temmuz 2012 Salı

Sözlemelerrr

*Yargıladığın bir "başkası"  ve sen söze "bana göre" diye başlıyorsun.

*İnsan mutluluğun ne olduğunu asla bilemez.

*Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dönemde, sen sen ol, karşındakinin anladığı kadar anlat!

*Zamanınız kısıtlı ! Bu yüzden başka insanların gürültüsünün  kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin!Steve Jobs

*Oysa ne çok ağladım ben bir damla yaş dökmeden. Özdemir Asaf

*Henüz eline kötülük yapma fırsatı geçmemiş insanları iyi insan  sanıyoruz ya, işte en büyük yanlışı orada yapıyoruz.

*Gerçekler için hayalleri feda etmenin anlamı yok!

*Başkaları adına ben utandığım için yalnız yaşıyorum.

*Gözleri uzaklara dalan birinin, yakınlarda olmayan bir hikayesi vardır.

*Bir insana başkaları yanında verilen öğüt , öğüt değil hakarettir.

*Bazen insan ; Ben iyiyim dediğinde gözlerinin içine bakıp iyi değilsin biliyorum diyecek birine ihtiyaç duyar.

*En büyük düşmanın , en son bakacağın yere saklanacaktır.

*Geri dönmemeyi göze alabildikten sonra, gitmek herkes için kolaydır.

*Bazı insanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar, çok uzun zamandır güçlü oldukları için ağlarlar.

* Haklı çıkmaktan mutlu olmayı marifet saymadığında, bir adım daha attın demektir.

Sözlemeler

*-Çok değişmişsin...
  -Evet, sen bir de beni seni severken görecektin...

*Bir erkek sizin başka kadınları kıskanmanıza sebep olabilir; ama bir centilmen başka kadınların sizi kıskanmasını sağlar.

*Küçük kararları akıl ile, büyük kararları kalp ile almak gerekir.

*"Hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum."Tezer Özlü

*Vazgeçtim, unuttum sandılar...

* Acı çektiği her gülüşünden belliydi

*"Rüyanda görüyorsan onu özlemişsindir.Rüyanda görmek için yatıyorsan, sevmişsin demektir"Can Dündar

*Yanında aptal bir kadın olan bir sürü zeki adam görürsünüz.Ama yanında aptal bir adam olan zeki bir kadın kolay kolay göremezsiniz.Erica Jong

*Bazen birileriyle fena halde arkadaş oluyorum,sonra biraz tanıyınca geçiyor.

*Allah hepimize " nasıl davranacağımı şaşırdım" diye düşündürtmeyen insanlar nasip etsin.

*Yaptığın iyilikler zamanla görevin haline gelir.

*Hadi yaptığı her şey içimize atalım da o kendini "iyi insan" sansın...

*Hayat, yanında konuşurken kelimeleri seçmek zorunda kalmayacağın insanlarla güzel

*İz bırakanlarla senin aranda basit bir fark var sadece.Onlar ömür boyu gayret ediyorlar, sen ömür boyu hayret ediyorsun! M. Akif Ersoy

*Bazılarına "iyi ki varsın" cümlesi çok yakışıyor.

*"Her şeyi olduğu gibi değil, görmeyi istediğimiz gibi görürüz."Anais Nin

*İnsan yalnızca  söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur. Aziz Nesin

*Önemsediğiniz insanları önemsemiyorsunuz gibi yapmayın; çünkü yorgunluktan ölürsünüz.

*" Artık hep hayal ettiğimiz yeni bir başlangıcı değil, hiç düşünmediğimiz mutlu bir sonu istemeliyiz"Bob Marley

*Samimiyetiniz, en zayıf noktanızdır.

* Kendini hırslı sanıyordu ama aptalın tekiydi.Kaybettiğini kabul etse bir kez yenilecekti ama o kabul etmeyerek her gün yenilmeyi seçti.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Merak

Sevdiğim ve çok saygıdeğer bir büyüğüm geçtiğimiz günlerde bir konuya parmak bastı.
"Merak".

Bende bunun üzerine yazmak istedim.Neydi  bu merak? Bu soruda dahil olmak üzere insanoğlunun temel aforizması sanıyorum ki merak.İçgüdü gibi bir çeşit güdümlenme hali. Düşünme hali, öğrenme hali,keşfetme hali..."Kediyi merak öldürür" diye bir vecize vardır ama bence merak kediyi öldürmez,kediyi yaşatır.Mübalağa etmiyorum nefes aldırır merak.Nasıl mı ?

Bahsettiğim şey şu; merak insanın dünyevi sorgulayışıdır. Nedenlerine amaç inşa etme telaşıdır..Meraktandır ya her şey. İnsanoğlu bugüne geldiyse bu keşfetme ihtiyacına pelesenk olan merak duygusuna gebeliğindendir. Ama doğum hiç gerçekleşmez çünkü hiç bitmez merak duygusu...Gözlerini açtığın andan , sonsuz dinlencene kadar...

Neolitik dönemlerden bu yana baktığımızda görüyoruz ki, merak duygusuyla insanlar toplumsal,kültürel ve bireysel gelişmeler kaydetmiş hep.Maslow hiyerarşisinden bahsetmiyorum tabi.Temel ihtiyaçlar bir çeşit içgüdüsel devinim.Bunun üzerine inşa edilen her kat insanlığın gelişimine dair ve koşulsuz nedenselliği merak üzerine. Yaşamı, canlıları, zinciri merak ede ede gelişip insan-devletler kurulmuş.Teknolojik anlamda ise yine merak olgusu, en son nokta ne sorusu, ki bunun da temeli merak, gibi kaynaklarla ilerlemiş yine bugunlere gelmişiz ve kimbilir gelecekte bu anlamda bizi neler bekliyor?

Ama asıl değinmek istediğim merak ise sosyolojik , psiko-travmatik olanı.Neden meraklıyız bu kadar başkalarının hayatlarına ve yine neden başkasına dokunan her değnek bizi meraka dair mucizevi hırçınlıklara teslim ediyor? Diğerleri olarak nitelendireyim önce.Diğerleri deyince içimizi saran  doldurulamaz boşluk,içimizdeki atak yapmaya amade karşılaştırma olgusu...Biz insanlar üstünlük duygusuyla yanıp tutuşuyoruz aslında.Daha iyi olmak, daha güzel olmak, daha mutlu olmak,daha farklı olmak,daha daha daha hep! Karşılaştırabilme sentezi işte merak hissimizin pimini çekiyor çoğu zaman.Merak ederek, dolayısıyla öğrenerek kıyaslıyoruz kendimizi.Buradan sanırım diyebiliriz ki insanoğlunun benmerkezciliği hükmediyor kendine, hayata,doğaya, sisteme...Ben demek alameti farikası olmuş insanların.Biz diyen göstermelik baloncukları bir patlatın,elektron ve nötronları gibi merak hissini bulacaksınız.

Peki neden daha iyi olmak her alanda başkalarından? Çünkü kabul görme, fark edilme, gösterilme korkusuyla kavrulurken içimiz,bizlik hissi sadece hiçlik bilincine bırakıyor yerini..İnsanoğlu ancak kendini yetiştirebildiği ve gerçek mutlululuğun ben demekten uzaklaştıkça oluştuğunu anladığında,ben demeyi bıraktığında çoklaşarak huzur denizine yelken açmaz mı? Belki de bu tutku,bu merak hiç bitmez de  ancak Melih Cevdet Anday'ın da dediği gibi
"Uyuduk mu eşit oluruz. Ne tutku, ne gurur, ne umut." 

Her zaman ne mümkün ki hep başkalarından farklı,başkalarında daha olalım.Olmayalım da.Sindire sindire, çabalaya çabalaya, kendimize hazmettire hazmettire yaşalayalım hayatı.Başkalarından mukayese de uzak, kalpte yakın olarak.Severek, biz diyerek, gelişerek,geliştirerek....Ter akarak, zorlanarak,çabalayarak, daha olmayarak....Hayatı oluşturan her mihenk taşının tadına vararak...

Hem ağırlığını hissedemeyeceksek eğer,ne hafif bir hayattır  istediğimiz!

Peray Özdil      

Savaşı kazanmak...

Benim gözyaşlarım ömürlüktür.
Anne karnından gelir,doğuştandır onlar..
Hiç terk etmeyecek yanım, en sıcak dokunuşlarımdır...

Ben çok gözyaşı dökerim başlangıç çizgisinden beri.
Ağlamak benim için yıkılmak değildir çünkü...
Çünkü ben gözyaşlarımı akıtırken temizlerim kalbimdeki irini.
Ruhumun  derinliklerinde yok olan hülyalı heveslerimi defnetmeden önce gözyaşlarımla hazırlarım son yolculuklarına.
Kırılmış heves değil, yok olan duyguların ihtilalindendir bu hazin sonun başlangıcı...
Ölüm kalım meselesidir kalbimdeki uyruksuz yaralar ...
Ne var olabilmiş ne ait olabilmiş...

Gözyaşlarım bir düştü mü ,
Bayrak kaldırmalı artık yüreğime prangalı tüm oklar,
Ya toplamalı valizini usulca,
ya hazırlamalı kendini  idam masasına...
korkmalı...
Gitmeli,
terk-i diyar eylemeli bu bedenden...

Zira gözyaşlarının kuruduğu sahralarda güçlenir bu minik yürek.
Büyür..
Ne ittifak kabul eder ne de ekmeğin diğer yarısını...
Kalbin şelalesinden akan son damlalar bittiğinde, güneş doğar yeniden...
Kasırgaların arasından parıltılı gün doğumlarıyla tazelenmiştir yürek...

Ufuk görünmüştür,
Mutluluk cebinde...

Ve zafer ellerinde,
açar yelkeni afakını ışıldatan sebeplere...


Peray Özdil







"Yalnızlığımda çoğalıp, kalabalıkta eksiliyorum.
Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığım;
Ne yana dönsem sana çarpıyorum
."

  | William Shakespeare |

18 Temmuz 2012 Çarşamba

"Belki de insan sevilmekten çok, anlaşılmayı
istiyordu..."
George Orwell

Tan

Gecenin en karanlık vakti
Güneş doğmak üzere,
Ay güneşe gebe,
Güneş vuslata vurgun...
Çığlık çığlığa geçen gecenin,
Koyverilmiş puslu sabahı...

Ey narsist gece!
Karanlık gece!
Sen ne düşlere kadirsin...

Peray Özdil

Git

Arşınlanmış hayallerim var benim,
Zevki endam eylemiş küçük huzurlarım,
Yokoluşlarım var benim,
Anka misali yeniden doğuşlarım...

Korkusuzca kaçarken kendi yüreğimden,
İsyan etmek ne fayda!
Küçük dokunuşlarına sevdalıyken bu beynelmilel yalnızlık
Aşkın hinterlandına mahkum kaldı kadınsı sonsuzluğum...

Kana kana,
Yıpratarak,
Kanata kanata,
Okşa bütün bedenini  huzura sıfır yanlızlıkların...

Git şimdi..
Ve Kal...

Kalarak git,
giderek kal...

Harcanmış bedenini bırak,
sadece yüreğinle kal...

Peray Özdil
Temmuz2012

13 Temmuz 2012 Cuma

Ve benim birdenbire,
yüzünü değil,
gözünü değil,
senin sesini göresim geldi.....



Nazım Hikmet

Ve perde kapanır...

İçinden bir şeyler kopar gider,
Susarsın...

Acısı büyük olunca susarmış insan...
Dillerinden olurmuş hayaller...
öğrendim....

Konuşurdum avaz avaz ,bağırırdım tane tane....
Kızardım,isyan ederdim.
Meğer ses çıkarmakmış vazgeçmemek..
Meğer savaş vermekmiş uğra verilen çaba...
Sustuğumda anladım...

Büyük acılar dilsizdir derler, büyük acılar sessiz...
Konuşacak kadar gücün yoktur, kendini anlatacak...
Yaşadıklarının yongası yüreğini o kadar çok kanatmıştır ki,
tükenmiştir kanın son damlasına kadar...
Akmak ister,
Akamaz işte...

O kadar çok tüketmişsindir ki hayatında varolsun diye benliğini,
ve o kadar çok anlamamıştır ki,
bütün savaşı bir terkediş için verdiğini anladığında
kaybolur tüm haykırışlar....
Ve sessizlik...

Perde kapanırken son sesleniş;

Son sahne...

Şimdi feda ettiklerimle,
Yorgunluklarımla,
yanlızlıklarımla sahnedeyim.
Seyircisi olmayan,
Vazgeçmişliklerin dekoruyla bezenmiş boş bir sahne...
Hepsi sana...
ve bütün vurgunlar inadına
bir tek bana...


Peray Özdil 13.07.2012













12 Temmuz 2012 Perşembe

Kaybol!ma

Hani insan en sevdiği şeyleri paylaşmak istemez ya kimseciklerle...
Öyleydi işte...
Paylaşılamayan "O"... 
Farkındalıkla yoğrulmuş bir ömre karşılık örselenmiş bir masumiyet...

Baktığım her yerde yanaştığım bir huzur gemisiydi..
İnanası gelmiyor bazen insanın.

Şimdilerde bomboş bakıyorum dünyaya,
Bomboş kaldı içim...
Boşluklar daha derinleşti,
Hayat daha acımasız...

Her şey aynı aslına bakarsan,
Deniz aynı,güneş aynı,insanlar aynı...
Senin yokluğunda her şey aynı...

Bir tek ben,
Ben eksik kaldım...

Şimdi sorsalar ne kaldı senden geriye diye;
Ben kaldım derim,
Bir başına koskoca bir ben....

Sende kalan bana iyi bak,
Ben arta kalanlarla ilgilenirim....


Peray Özdil 12.07.2012

“Her şeyden önce iyi yaşa. Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş gibi, laf olsun diye günlerini geçirme. Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev. Hayatını öyle yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin. Ve her gün hiç olmazsa faydalı bir şey yap ki; gece yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine; “Ben elimden geleni yaptım” diyebilesin..

William Shakespeare

9 Temmuz 2012 Pazartesi



İyi ki geçiyorsun zaman!!
Ya acımın en ağır anında donup kalsaydın!

Söyleyememektir aşk....





Kaybedecek bir şeyinin kalmaması özgürlük galiba!

Ah  benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim....
Aklıma gelişini seveyim..
Ne güzelde darma duman ediyorsun beni....

Bitti denen yerden başlamak ve gözlerimi açmak yeniden....

Kalbim kırıldı...

Kızgındın,kırgındın...
Canın acıyordu. Benimde acıyordu.
Senin canın acırdı da, benimki durur muydu...
Seninkinden bir az, bir fazla ne fark ederdi ki.

Acıyordu.
Yüreğini avuçlarımın içine aldım.

Kanıyordu.
Kendi yüreğimi bastirip o yaranın üstüne.
Acımasın diye uğraştım.

Acımamalıydı.
Sen içinden ağladın.

 Ben hıçkıra hıçkıra..
Hissediyordum seni, en kötü anımda bile.
Her içimi acı kapladığında. "Güçlü ol" diye fısıldıyordum..
Sen bunu hiç bilmedin, belki hiç hissetmedin.


 Anla.
Senin adına "Her şey" dedim, nedir bilir misin anlamı. Bilir misin?
"Herşey" için her şeyden vazgeçmek ! 

Giderdim ya ben,
Giderim de hala.
Yeter ki sen üzülme...
Ve her şey


Kırgınım sana. Kırıldım. Acıdı canım.
Kalbim kırıldı.
Sen duymadin o kırılmayı, duyurmadım sana..
Üzülme diye.

Bırak arkamı döneyim,
Kırılan kalbimi onarırken,
Bakma bana.
İstemeden açtığın o yarayı görme. İstemiyorum.


Anla.
Gözlerine bakmamı isteme.

İsteme akan gözyaşlarımı, görmeni istemiyorum.
Ben zaten ağlıyorum.

Ve sakın!
Sakın!Dokunma kalbime.