18 Ocak 2013 Cuma

Doğum

Annem,
Canımın biriciği...
Ruhumun  en derini...
Kıymetlim..

Acıyor canım anne..
Ağrı var yüreğimde ...
Değiştiremediğim her şeye akıyor gözyaşlarım..
Korkmuyorum artık hem..
Sadece bitsin istiyorum ...
Son bulsun  bu ağrı..
Faydasız her çaba...
Sonu olmayan bu kabus bitsin istiyorum..
Gitmek istiyorum ...

İyileşmedi ruhumun yaraları..
Geçmedi ,geçmiyor..
Sussun istiyorum herkes..
Kapansın perdeler..
Dağılsın bu yalancı kalabalık..
Yokolsun sahte gülümsemeler..

Sen olsan..
Sen olsanda  olmaz artık anne...
Artık olmaz...

Peray ÖZDİL
 

35.5

Vazgeçtim...
Her şeyden...
Çünkü artık öğrendim ki değişmiyor hiçbir şey...
Denedikçe kaybediyor insan tüm hayallerini...
Hayal olmaktan çıkıyor hayattan beklediklerin..
Öylece yokolup gidiyor avucundan insanın..
Zamanında  sahip çıkamadıkların,
Gün geliyor hesap soruyor...
Yüreği kanata kanata...

Kurşun adres sorar, öyle bir sorar ki..
Ama çıkmaz sokaklarında kaybolur yine de...
Kaybettirir tüm sevinci..
Geriye kalan ışıktan yoksunlaştırır mıhlanmış sevgiyi,
Suskun kalırsın...

Dua etmek yetmez artık..
Kaybolur onlarda...
Gözyaşların yolunu şaşırır...
Yine de kimseye söyleyemezsin ...
İyi sansınlar istersin her şeye rağmen...

Ama yükü ağırdır,derinlere işler..
Birdenbire pes eder insan..
Birden durur dünya,
Birden hiçlik duygusunda kaybolur insan...
Ayağın boşluğa takılır
Ve öylece düşersin...

Tutunmaya bile yeltenmeden...
Öylece..
Sahipsizce..
Ardında bıraktıklarını bile boşvererek...
Vazgeçerek...

Öylece tükenir ateş..
Soluklaşır...
Ve dumana boğar ortalığı..
Gözlerin kararır...
Ve durur orada hayat...

 
Gözleri açık küçük bir elvedayla...

Peray ÖZDİL
 

 

 

 

 

 

Nilüfer'in en sevdiğim şarkısı...


Bilirim son perde bu
Hadi git sakın durma
Tanıdım bir çok giden senden önce
Vefasızca...

Ağlama yüreğim yar gelmez
Gelse de artık farketmez
Ha döndü dönecek ömür bitiyor
Kış ortasında yaz gelmez

Ah kaçıncı darbe bu,
Ah bu kaçıncı perde,
Anlamıyor yüreğim,
gel de kendin söyle...

Karanlık

Sen deyince aklıma öyle çok şey geliyor ki...
Zamansızlığın,
Amansızlığın..
Dermansızlığın...

 Sana inanmak mı kolaydı ,ben mi kolay olanı seçtim bilmiyorum.En başında yoluma tuttuğun ışık şimdilerde karanlığa gömüyor beni. Usul usul dağılıyor bulutları gönlümün.Usul usul terkediyorlar beni...

Düşünüyorum da sen, sen hiç olmadınki aslında..
Uçurumun kenarına geldiğimde elimden tutmak değildi ki marifet,
O uçurumun kenarına hiç yaklaştırmamaktaydı asıl mesele.

 
Yaşanan her acı da izlerin dolaşırken,kızgınlığına inat değiştirdin gözyaşlarımı..
Yok ettin,
Yokluğunla yokluktan var ettin.
Varlığına imtihanlıyken ben,
Yokluğunla sınadın karış karış tüm duaları.

 
Ben korktum,çok korktum..
Kaybetmekten değil,
Vazgeçmekten ...

Gitme vakti geldi...
Bu şehirden,kendimden ,tüm uçurumlardan...
Artık istesende yetişemez ellerin..
Artık istesende durmaz sonun başlangıcı...

 Bilseydin ne değişirdi,
Değişen rüzgarının yönü olurdu tüm fırtınalara rota olan...
Değişen gözlerim olurdu,
Değişen sözlerim...

 Hoşçakal bile demeden gideceğim,
Sessiz sessiz,
Yavaş adımlarla,
Sindire sindire...

Küçük kız sallarken ellerini ,
Son adımında uçurumlara inat ,
Bu sefer sadece sakla gözyaşlarımı...

Tutma, tutma ki gideyim.
Hiç tutamadığın ellerimi değil,
Sana ait gözyaşlarımı bırak...

 
Bırak ki bu sefer gerçekten gideyim...
 
Peray ÖZDİL  10.01.2013

 

 

 

 

 

1 Ocak 2013 Salı

Kayıp Şehir

Ve bir şehir...
Yitip gidiyor her şey burada...
Küçülüyor, kayboluyor sanki..
Paramparça olmuş mutlulukların kırıkları çiziyor ruhumu..
Kaçmak istiyorum ,
Paçalarımdan tutuyor ...
Tekmeledikçe mutsuzluğu,
Daha sıkı sarılıyor hayatıma...

Çıkış kapısı, Ütopyasında prangalanmış,
Üstüne de kilit vurulmuş hunharca..

Başım ağır geliyor bedenime,
Taşımak istedikçe yükleniyor daha fazlasını...

Ve ben,
Yaşadığım hayatın altında eziliyorum.

Peray ÖZDİL

Biz büyüdük ve kirlendi dünya...

Ne kadar da güzel söylenmiş...Düşünüyorum da biz büyüdükçe dünya mı küçüldü yoksa biz büyüme yolunda  mı kirlettik dünyayı? Nefret ettiklerimiz istemeden sebep olduklarımız mı, yoksa büyüyen hayaller mi küçülttü hayatlarımızı?
İnsanlar değişti,hayatlar değişti...Eskiyi hatırladığımda aklımda kalanlar; uzun uzun yapılan gerçek sohbetler, hayat kavgasından yoksun bir kenetlenme, huzur dolu ilişkiler,doyumsuz dostluklar ve koskoca yürekli iyi insanlar...Şimdilerde ise korku var gözyaşı var her santiminde hayatın...Ne derler klişelerinde şekillendirilmeye çalışılan hayatlar, masum mutlulukları ,içten gelen heyecanları bir koşu değil sindire sindire tüketiyor sinsice.Korkuyoruz kabullenilmemekten... Yer edinme çabası insanları robotlaştırırken, bildiklerimizi unutmayı tercih ediyoruz.Bildiklerimizinden ziyade belki de sevdiklerimizi sindiriyoruz hayatımızda.Yeni mimarileri inşa ediyoruz da yıktığımız güzellikleri görmezden geliyoruz.
Hatırlıyorumda eskiden anneannemlerle beraber saatlerce mantı büker,akşama da tüm aile biraraya gelir saatlerce sofrada kahkahalar eşliğinde yerdik emeğimizin tatlı dokunuşlarını...Şimdilerde bakıyorum da modern marketlerin dondurulmuş dolap raflarında  yerini almış sevgiler...Küçülmüş...Makinalaşmış her şey...
İnsanlar mutsuz ve kendi mutsuzluklarını hazmedebilmek için başkalarının mutsuzlarını keyiften dört köşe izliyorlar.Kendi hayatlarındaki mutsuzluğu değiştirmeye çalışmak yerine başkalarına da aynısını yaşatmaya çalışıyorlar.Oysa ki başkalarının mutluluğunu hazmetmenin değil mutluluğuna zemin hazırlamanın verdiği keyfe öyle de güzel aşinayken geçmişten...
Nedir bu karanlık peki kalplerdeki?Nedir ihtiyatsız dokunuşlarla yokedilen hayatlar?
Yaşadığımız her anın keyfini çıkarmak varken neden soyutsuzluğun dalaveresini yaşamayı tercih ediyoruz?Şöyle bir etrafıma bakıyorum da; insanlar yalanlarında milim milim kaybolurken  sahteliklerinde huzur bulmaya başlamış..Anlamadığımız şey şu; karşımızdakinin sahteliklerle bezenmiş dünyası her ne kadar bize zarar verse de perde kapandığında ve maskeler çıktığında yokolmuş gülümsemelerin taçsız kralları yine kendileri...
Ölümcül dozda yaşanan tekdüzelik feryat figan varlığını gözümüze sokmaya çalışsa da biz görmezden gelmeye devam ediyoruz.Oysa hayat kısa ,hayat bir tane.Bir sen bir de kendisi gibi. Solo oynadığın milyonlara hitap eden  bir gösteri gibi.Sahneden inip kalabalıklara karıştıkça izlenmeye değer şeyleri de yanında götürüyorsun.O sahne bizim halbuki...Kareografı da biziz, oyunun yazarı da...Yuhalanmaktan korktuğumuz için  alkışlardan kaçıyoruz hiç hesapsız...
Bırak maskelerini ! Uzaklaş kimliklerinden..Yok say izleyenleri...Sen içinden ne geliyorsa onu yaşa,  yaşat...Düşünme ne kadar gişe yapacağını ve uzak tut zihninden boş koltukların sayısını...Kısa süre alacağın sahnenin doyumsuz enerjisini yansıt sadece...Zihninin berraklığı aydınlatsın o koca salonu...Gözlerini kapa karanlığa,ruhunda canlandırdığınn gibi performe et tüm yeşerttiklerini kalbinin...
Ve gözlerini aç...Alkış almak için açma ama...
Her saniyesini hissederek oynadığın oyununa  son reveransını yapmak için aç gözlerini...
Bırak yüreğinde kopan fırtınaların dalgaları doldursun salonu,doldursun ki sana ortak olamayanlar tutunamasın o hırçın dalgalarda ,akıp gitsin...
Ve perde kapandığında her dakikasının keyfini çıkarmış ol...Çünkü keyif almak,alkışlanmaktan çok daha değerli....
Bu senin başyapıtın,başkalarının parmak izini sil,
Ve kendi  imzanı at...
Bir tek hayatın var, tadını çıkart...

Peray ÖZDİL


2013'e dair...

Umut ve hayallerin savaşıyla biten bir yıl daha...Korkuların önayak olduğu bütün zorluklarıyla yeni gülümsemelere gebe yepyeni bir yıl. İnsan umut ederek yaşar.Umut bittiğinde nefes alamaz insan. Düşünsenize kurulan hayalleri..Onlar olmadan mevcut durumlara katlanmanın başka bir yolu var mı? Hayaller gerçek olsun ya da olmasın önemli olan hayal edebilmenin varoluş ve yokoluş arasında bize verdiği güç...Çünkü hayal kurduğumuzda biz, olabildiğine özgürüz..Ne gerçek hayatta yaşadığımız zorluklar ne de kayboluşlar bizi engelleyebiliyor. Bizim mimarı olduğumuz , her anına bizim yön verdiğimiz bir hayat var hayal kurarken.
Yeni yıl demek, yeni hayaller demek...Yeni yıl demek kurduğumuz hayallerin gerçek olabilme ihtimalinin verdiği huzur demek. Yoksa yıllar geçse bile değişen tek şey; rakamlardan ibaret... Her şey yine eskisi gibi yepyeni duruyor bir yerlerde...
Bu yüzdendir ki bu sene herkese yepyeni hayaller diliyorum herşeyden önce.Yepyeni hayallerin verdiği güçle yokolmasını diliyorum alışılagelmişlikten kapanmayan irinin.Güç diliyorum..Dayanabilme gücü değil,üstesinden gelebilme gücü her karanlığın...
Ve bu yıl herkese sevgi diliyorum..Gerçek sevgi...Gerçek sevginin gücüyle sarmalanmış bir yıl..Arkasına yaslanabileceğiniz ve keyifle ayaklarınızı uzatabileceğiniz huzuru tattıran sevgi...Sevilmek için çaba harcatmayan,hep ordaymış gibi hissettiren ve tüm dünyayı karşınıza alsanızda daha güçlü olucağınızı bildiğiniz türden bir sevgi...Umarım bu yıl hayatınızda bunu hissettiren insanlarla yürürsünüz.
Son olarak herkese cesaret diliyorum...Mevcut durumlara katlanmak yerine bilinmeyene yolculuk yaptıracak türden bir cesaret...Mutlu olmak için her yolu denettirecek türden bir cesaret...Pes ettirmeyecek ve hayatınızı yerle bir etmeniz gerekse bile sonunda yüzünüze o kocaman gülümsemeyi konduracak  olan cesaret...
2013 te;
Cesaretiniz hayran kalası,gücünüz tam ve sevgileriniz gerçek olsun...
Nicelerine...


Peray ÖZDİL