5 Eylül 2011 Pazartesi

Sonsuz Vazgeçiş

Bazen bazı sebepler, bazı davranışlar belki bir tek söz, zamansız ve yersiz bir bakış, hareket yetiyor taptığımız insanlardan uzaklaşmamıza ve belkide tamamen vazgeçmemize… Ama ne yazık ki bazılarından öyle kolay vazgeçilmiyor ya yürek izin vermiyor ya ruh takılı kalıyor peşinde. Yada biz silsek bile sildiklerimiz bizi silemeyebiliyor işte.
               Sonrası zor bir muallak, kimi zaman barışmalar oluyor, kimi zaman geçmişe sünger çekip yol alma çabaları.Ama unuttuğumuz şey hep aynı insanız biz! ve insan ne kadar unutmaya çalışsada yaşananları doğası gereği baktıkça yüzüne kendisine yapılanların, o eski saf gülücüklerini gösteremiyor maalesef.Hayatta en zor şeylerden birisidir bir insanı, dostu, sevgiliyi, yoldaşı… günahıyla sevabıyla, eksiği ve artığıyla kabul edebilmek.Çok büyük erdem ve olgunluk gerekir. Hem manen hem madden belirli şeyleri aşabilmek, belli konularda belli fikirlerden geçmiş olmayı gerektirir. Ve genelde çiftlerden ikisinden biri böyleyken diğeri tam tersi olduğu için çabuk söner heves balonu. İnsan yaşamının belirli kısımlarını dengeleyebilse ve belli başlı yükümlülükleri benimseyebilse belki böyle kolayca bitmez karşılıklı paylaşımlar.Ama şuda var ki eğer bir insanı, bir yaşamı hayatınıza alırkenki cömertliği çıkarırken yada çıkarttıktan sonra gösteremez ve bu istikrarı sağlayamazsanız her halukarda üzülen siz oluyorsunuz. Çünkü geçtiğiniz yolu bir daha geçiyorsunuz, yol aynı engeller aynı, sadece hava değişiminden ve çevrede gerçekleşen farklılıklardan medet umuyorsunuz.Sonucunda ise bu sefer düştüğümüzde daha derin yaralar daha keskin kesikler alıyoruz. Yetmezmiş gibi unutma eşiğimizin sınırını düşürüyoruz.Gitmesi gereken kendisini belli eder zaten, ama o gitmiyorsa yada gönderemiyorsak bir şekilde biz gidelim o halde.Üstelik bana kalırsa daha iyi kendimizin gitmesi, çünkü böyle durumlarda yaşanan tıkanıklıklarda klasik sendromudur insanoğlunun birbirini değiştirme girişimleri ve karşısındakinin değişeceğine olan o aptal saflıkla boyanmış inancı.İnanın kimse sizin için özünü değiştiremez ne ruh eşim dediğiniz insan ne aileniz nede en yakın dostunuz. Özler ve iç sesler hayatta alınacak son nefese, kalbin gögüse atacağı son tokada kadar aynı kalacaktır.Kişiliğin kırılmaz kabuğudur bunlar kırmaya çabalarsanız kırılan siz olursunuz.ve tabiki bir şekilde atlatıp tüm olanları İyisiyle kötüsüyle hayatımızdan kesitleri paylaştığımız insanları yaşantımızdan çıkarttığımızda yaşadıklarımız vardır birde en önmliside odur ya zaten.Giden gider geçmişe bakmak ahlar ve vahlarla düzeleceğini ummak geleceğe yapılan en büyük hakarettir ve biz bu durumu sürdürmeye ısrarla devam ettikçe gelecek insanlarda, gelecekte elini eteğini çeker soğur bizden.Hayatımızdan gidenleri perdelemek ,gömmek, yada denizin dibine göndermek bir sanattır. Başarması en zor sanatlardan biri.Anılar durmaz çünkü yerinde olur olmaz anlarda dil çıkartırlar bize.Aşk kolay kapanmayan bir yara sevgilinin öpücüklerini ister ilaç olarak. Dostlar paylaşımlar sırlar çeker geri geri insanı ama yapma! Denenmişi denemek en büyük hata yanılma.
                    Zamanında belki bir hışımla büyük bir nefret ve kararlıkla yolladığın insanlara yakarma mecbur kalma. yenileri hep olacak hayatında korkma.Ama kolayda güven duyup aldanma hep temkinli yaklaş karşında kim varsa.Şunuda sakın unutma geriye attığın her adım zamanında kenarından döndüğün uçuruma seni bir anda yaklaştırır düşersin farkına bile varmadan elindeki her şeyi kaybedersin istikrarını daima kolla!

Hiç yorum yok: