1 Aralık 2011 Perşembe

STEVE JOBS'DAN HAYATA DAİR


Silikon Vadisi'ni besleyen ve Google'i doğuran, ABD'nin ve dünyanın en önemli üniversitelerinden Stanford'un birkaç sene önceki mezuniyet töreninde tüm öğrencilerin önünde saygıyla eğileceği, büyük bilişim senseisi Steve Jobs bir konuşma yaptı.
Facebook ve YouTube gibi paylaşım siteleri sayesinde bu konuşma bütün dünyada bir efsaneye dönüştü. Steve Jobs ezeli rakibi Bill Gates kadar zengin değil belki ama Stanford mezunlarının gözünde çok daha ulu bir isimdi. Yeni mezunlara bu hayata atılma törenlerinde çektiği nutukta kendi hayatına gerektiği anlarda nasıl cesurca müdahalelerde bulunduğunu ve korkusuzca nasıl format attığını anlattı.

Apple ve Pixar'ın kurucusu ve beyni olan başarı timsali CEO'dan hayata yeniden başlama dersleri...
Sevdiğin İşi Kovala!
"Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Ortağım ve ben Apple'ı 20 yaşındayken evimizin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık ve 10 sene sonra Apple, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh'u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşıma yeni basmıştım. Ardından kovuldum. Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl koyulabilirsiniz? Geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve yönetim kurulu benim tarafımda yer almadı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yok olmuştu, bu büyük bir yıkımdı. Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim...Ve yeniden başlamaya karar verdim...O zaman farkına varmamıştım ama Apple'dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu...
Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim. Sonra Next ve Pixar adında başka iki şirket kurdum ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık oldum. Pixar'da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story'yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple Next'i satın aldı, ben Apple'a döndüm. Kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı, işiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Durmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin! Yılmayın."

Cesur Dil!
"Üçüncü hikayem ölüm hakkında. On yedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum: "Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan. Günün birinde haklı çıkarsın." Bu cümle beni etkilemişti ve o günden beri her sabah aynada kendi kendime hep şunu sordum: "Eğer bugün son günüm olsaydı, bugün (normalde) yapacaklarımı yapmak ister miydim?" Uzun süre artarda,hayır yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım. Bir yıl kadar önce ise bana kanser teşhisi kondu. Önce üç ila altı aydan fazla yaşamayı beklemememi söylediler. Bütün gün o teşhisle yaşadım. Akşama doğru biyopsi yapıldı, neyse ki benim kanserim ameliyatla tedavi edilebilecek bir türdenmiş. Beni ölüme en çok yaklaştıran olay budur ve bu deneyimi yaşamış biri olarak diyebilirim ki ölüm faydalı fakat sadece entelektüel bir kavramdır. Hiç kimse ölmek istemez Cennete gitmek isteyenler bile. Oysa ölüm hepimizin ne ortak sonu ve aynı zamanda ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayat'ın değişim ajanı. Yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yasama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin ve sezgilerinizin sesini duymasına engellemesine izin vermeyin."
Verimliliğinizi arttırmak ve hayatta aradığımız tatmini sağlamak için kilit bir hareket. Neden mi?
Yeni bir bilgisayarı gözünüzün önüne getirin. Tertemiz, cillop gibi bir sabit disk, az önce kurduğunuz işletim sistemi ile adeta uçuyor. Sabit disk bomboş, hantallık sağlayan gereksiz programlar, virüsler, zararlı yazılımlar yok, neredeyse leb demeden leblebiyi anlayacak ve daha siz simgeye tıklamadan istediğiniz şeyi açacak. Zamanla porno sitelere giriyor, hafızayı dolduruyor, cracklerle diski kötü amaçlı yazılımlara boğuyor, yükledikten sonra beğenmeyip sildiğiniz her şeyde sistemi daha da hantallaştırıyorsunuz. Ne kadar dikkat ederseniz edin bir kaç hafta sonra bilgisayarda gözle görülür bir yavaşlama var. Bir kaç ay sonra ise hiçbir şey doğru düzgün çalışmıyor, her taraftan uyarı mesajları almaya başlıyorsunuz. Bu can sıkıcı evreyi geçince de nihai son; sistemin çöküşü...
İnsan hayatı da aslında pek farklı değil. Gerektiği anda cesur kararı verip formatı atamadığımız hallerde kişinin eli kolu bağlanıyor, işleri yolunda gitmiyor. Ne kadar çok çaba sarf edilirse sarf edilsin verimlilik düşüyor, yorgunluk ve bunalım kaçınılmaz oluyor. Tanıdık geldi değil mi? Hemen gelecekte kullanılacak dosyaları yedekleyip cesaretle hayatınıza formatı atma vakti gelmiş demek ki...
Değişiklik İyidir!
Eskiden bir alanda ne kadar bilgi/tecrübe sahibi olunursa kariyer anlamında da o denli yükselinirdi. Fakat post-modern toplumun yeni bireyi için bunu söyleyemeyiz. Yeni formül mümkün olan her alandan minimum seviyede de olsa bilgi sahibi olmak. Maalesef gelinen noktada hiç bir konudan gerçekten de bir b*k anlamanıza, konuyu yalayıp yutacak birikime ihtiyacınız yok. Ortaya hangi konu atılırsa atılsın, ortalama bir insandan zerre kadar bile fazla bilseniz yeter.
Hayatınıza dönem dönem atacağınız formatların bu yönde önemli bir faydası büyük. İş hayatından örneklendirirsek; düşünün yıllardır aynı şirkette aynı departmandasınız. Hergün aynı masaya oturup, aynı insanlarla konuşup, aynı görevleri yerine getiriyorsunuz. Bunun kişiye tek katkısı kıdemdir. Bir kaç senede bir iş ya da en azından departman değiştiren kişiyse şirketin ve piyasanın farklı elemanlarıyla iletişim haline olacağı ve farklı işler yaparak yeni tecrübeler kazanacağı için kendisini çok daha fazla geliştirme olanağı bulur. Sadece iş hayatı için geçerli bir durum değil bu. Okul diplomanızı aldığınızdan beri en azından oradakiler kadar yakın ve kafanıza göre arkadaşlar bulamadıysanız, halen bütün zamanınızı sabah akşam 10-15 senelik arkadaşlarınızla geçiriyorsanız bu durum sosyal olarak bir tıkanma yaşadığınız anlamına gelir. Mevzu eski arkadaşları hayatınızdan çıkartmak değil, sadece yenilere de yer açacak kadar zaman yaratmak için küçük elemeler yapmak. Hayatta kimden ne öğreneceğiniz, kimin vizyonunuzu nasıl değiştireceğini öngörmeniz çok zor ama her halükarda farklı bir bakış açısının, yeni iletişimlerin ufkunuzu genişleteceği kesin.
Nasıl Düğmeye Basarım?
Kendinizde yeterli cesareti bulamadığınızda belki de doğru zaman şimdi değildir diye düşünebilirsiniz ama eğer işler yolunda gitmiyorsa/gitmeyecekse kaçınılmaz sonu beklemenin de bir alemi yok. Unutulmaması gereken şey, her yeni başlangıçta, start noktanız neresi olursa olsun bir öncekine daha avantajlı başlıyorsunuz. Korkunun ecele faydası yok. İstifa mektubu cebinde olan bir adamın hayatta sırtı yere gelmez!

Hiç yorum yok: