6 Nisan 2012 Cuma

Madalyonun diğer yüzü huzurlarınızda

Ne arkadaş diyebildim sana ne de dost… Ben sana kan dedim ben sana fikir bağı dedim. Senden tek beklediğim hayatı paylaşmaktı sorgusuzca… Seninle edinmekti hayatın bize vereceği tecrübeleri. Kardeşim yüzlerce km uzaktayken, yanı başımdaki kan bağı bildim seni…Yanı başımdayken sen, aldım başımın tacı ettim yüreğini. Ben seni huzur gibi sevdim be dostum… Sen neden benim seni sevdiğim şekilde  sevemedin beni?
Seni tanıdığım ilk günü hatırlıyorum. Bir otobüs durağındaydık ikimizde. Senin ismini söylediklerinde rüzgar savurdu yüreğimi sana doğru. Ayna tuttu aslında hayat o an bana. Sana baktığımda kendimi gördüm. Seni bulduğumda kendimi buldum. İyi dostluklar kavgayla başlar derler. Genele vurmak doğru mu bilinmez ama sende öyle oldu. Şimdilerde daha iyi anlıyorum ki bu savaş aslında birbirimizle değil, kendimizle olan savaşımızdı. Biz öylesine aynıydık ki korktuk yüzleşmekten kendimizle.
.
Ey dost! Sen misin çıkmaz sokaklarda kaybolmuş yabancı?
Seninle bir bütünmüşüz aslında. Seninle tamamlayanmışız. Tamlanan olmaktan korkmaktan tamamlayamamışız işte birbirimizi. Şimdi yokluğunda bir garip mahsunluk çöktü yüreğime. Dokunabilecek mesafedeyken  tutamamak kalbini. Ama sen nefes aldıkça karşımda yaşıyorum hissizliğimi beraberinde.
 Arka Söz!
Vefa nedir bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır demiş Mevlana…Bende inan senin hayatından çıkıp gidebilecek kadar cesurdum hep; ama her defasında kalıp yenilmeyi tercih ettim. Şimdi sen hani gittin ya, dilimin ucunda senin için bir cümle var söylemem gereken;
Senden nefret etmiyorum, nefret ediyormuş gibi yapıyorum çünkü nefret ediyor gibi görünmek, seni özlediğimi itiraf etmekten daha kolay!!!
Çok yaşa …

Periden Sevgilerle

Hiç yorum yok: