10 Ekim 2011 Pazartesi

Peri tozu- Gülümseten Veda

M” Yüzün kireç gibi oldu, iyi misin ? ” dedin soğuk bakışlarını yüzüme çarparak…
P” Doğrudur.”
M” Yapabileceğim birşey var mı ?”
P” Yok, hiçbir şey yok.”
M” Ben gideyim o zaman.”
Sessizlik…Masadan kalkarken sandalyenin bacağının taş zemine sürterek çıkardığı o tiz ve kulak yırtıcı sesin kalbimden geldiğini sandım o an. İçimde kendinden  geçmişçesine bağıran o çığlığın duyulmasından korktum sanki, ellerimle saklamak istedim; ona sıkıca sarılmak istedim…Uyutmak istedim. Seni tanımasın, seni bildiği tüm zamanları silsin istedim.
 Ne çok şey biliyorum; mutluluğa sevgili – terkedişe düşman oluyorum; zaman beni dengeliyor, zaman beni güzelleştiriyor…Zaman önüme binlerce kitap serip başka başka hayatları görmemi sağlıyor, bana ayrıntıcı, akılcı, güçlü bakış açıları ve yeni kelimeler veriyor. Benim nazım geçer zamana, o bana sarılır, o benim ruhumu alıp en baştan, en kusursuz şekilde yaratır.Zaman benimdir; ben kullanmayı, çabalamayı bildiğim, ben beni kaybetmediğim sürece. Ben zamanı kendi hayatım içinde istediğim gibi şekillendirebilirim. Ben asla gitmem, zaman beni kaçırır bulunduğum yerden, huzur bulurum.
Şimdi zamanı sana emanet ediyorum dürüstçe, seni tüm bencilliğiyle kendine benzetmesi, “Keşke” dememeyi sana öğretmesi için. Pişmanlığının ve yalnızlığının semptomik tedavisi için.
Çünkü gittin sen; Gittin değil mi ? Evet Gittin – peki niye hala aynı yerdesin ?

4

Hiç yorum yok: